Varoluşta önemli olan var Olmak değil; ne katkı yaptığındır; yaptığın katkıda fark yaratmaktır. Yaptığımız her şey var oluş amacımıza hizmet ediyor. Var oluş amacımız ve hayatı nasıl anlamlandırdığımız; tüm yaşamımıza yansıyor.
Kuşlar kafeste güvende; zira varoluş amaçları bu değildir. İnsanız nefes almak mı amacımız? Sadece yemek; içmek mi? Sorgulamak lazım! Yunan filozofu Sokrates’in dediği gibi ‘’Esasen sorgulanmamış bir hayat yaşanılmaya değer değildir’’. Amaçsız yaşayamaz insan. Hep bir şeylere ulaşmaya, bir şeyleri elde etmeye çalışır durur. Hep bir arayışta, bir şeylerin peşinde bulur kendini. Peki yeter mi? Çoğu zaman sorgulamaz bile hedeflerini. Elde edeceği şeylerin kendisine neler getirip; ondan neler götüreceğini. Çevresel faktörlerin etkisinde kalır. Uyum sağlamak adına sürekli yontar kendini. Bir bakmış ki orta da kendi yok. Toplumda belirlenmiş olan idealleri benimser. Kendine fayda sağlayıp sağlamayacağına bakmadan sayısız şeyi merak eder de hayatı boyunca ‘’Neden var oldum? Ya da ‘’Varlığımın bir amacı var mı?’’ diye sormaz kendine. Öyle ya kaçımız sorgulamışızdır hayatı? ’’Kimim ben? Neden varım? Sonsuz ruhumun ne kadar farkındayım? Sınırlı bedenimin bu dünyadaki geçiciliğinin farkındayım; peki! vb. pek çok soruyu sormadan kendimize, göçer gideriz bu hayattan. Aslında insan için daha önemli bir soru var mı hayatta?
İnsanın varoluş nedeni kendini gerçekleştirmesi midir? Veya daha da ötesi kendini aşması mıdır? Markalaşmak mayasını kendini aşmak okyanusundan alır. Var oluşumuzda var; kabul görme duygusu; ait olma-birey olma dengesi, umursanmak, değerli olmak, güçlü olmak, sevgiye layık olmak, tercih edilen olmak. Tüm bu ihtiyaçların karşılanması; psikolojik ve fizyolojik sağlığımızla yakından ilgili. Ve bu ihtiyaçların etkin bir şekilde doyuma ulaşabilmesi için markamızı yönetmemiz gerekiyor.
Nedir Bireysel Marka Olmak, Varoluşa katkıdır, fayda sağlar. Marka katkı sağladığı sürece güçlü olur. Marka katkının sürekliliğidir. Sizin bireysel vaadinizdir. Markanız gücünüzü vaadinizin ne kadar arkasında durmanızdan alır. Markanız, görünürlüğünüzdür. Görünür olmadan marka olamazsınız. Bireysel marka olmak anlamlı fark yaratmaktır. Unutmamak gerekir ki fark yaratan insanlar "daha iyinin" var olduğuna inanan insanlardır. Anlam yaratmaktır. Kalitedir; popülerlik değil; pozitif tanınır. Tercih edilendir; diğerlerinden vazgeçirendir. Takip edilendir. Bilinendir marka olmak; ulaşılabilir olandır. Bütünü yönetebilmektir marka olmak. Hani minik dediğimiz taş; belki de dengenin kendisidir. Bir bütünün parçaları hiçbir zaman tek başına marka değildir. Yaratacağınız marka algısı bir bütündür. Bildiklerimizi eyleme dönüştürürken; markamızı yaratırken attığımız her adım yaratacağımız marka algısına hizmet etmelidir. Atacağımız her adım kalbimiz, aklımız ve ruhumuzla titreşsin. Atacağımız her adımın bize bir katma değeri olmasını gerektiğini unutmayalım. Ve soralım kendimize; bilgi dolu olmak, sevgi dolu olmak yeterli midir marka yaratmak için? Marka olabilmek için; tanımladığınız, sevdiğiniz ve beğendiğiniz en iyi versiyonunuz olan ‘’siz’’ kimdir?
‘’Kendini yontmayı unutma’ der Zeus. Kendi kabuğunu kendin soyabilirsin, kendi özgürlüğünü kendin dışarı çıkartabilirsin. İnsan biraz da kendi emeğidir!’’ Her şey seninle başlar!
Ve unutmayın! İçinize ne kadar çok ışık girmesine izin verirseniz; sonsuzlukta o kadar parlayacaksınız!